Kadınana Gazetesi

Bundan dolayı her birimizin hem ilkel, hem de kurallarla çevrelenmiş olan benlikleri bulunur. 
Bu benlik türlerinden ilkini id (alt benlik) oluşturur. 
Yaratılıştan getirdiğimiz en ilkel varlığımız olan id, içgüdülerimizden oluşmaktadır ve gerçeklik ve mantıkla hiçbir şekilde uyuşmaz. Çünkü benliğin bu bölümünde kuralsızlıklar işlemektedir. 
Bu bölümündeki duygular ve düşünceler zaman, yer ve dünyaya uyum gibi kavramları tanımaz. 
Sadece açlık, cinsellik, saldırganlık gibi dürtüleri doyurmaya çalışır. Benliğin bu kısmını en iyi bebeklerde görebiliriz. 
Acıkan ya da susayan bir bebek için yere, zamana, kurallara uymak gibi bir durum söz konusu değildir. Bütün isteği o dürtülerinin bir an önce karşılanmasıdır. 
Ancak çocuk büyüdükçe zekası sayesinde sosyal gerçeklerle karşılaşır ve zamanla tüm isteklerini zararsız bir şekilde ve kurallara uyarak karşılamayı öğrenir. İşte buna da ego denir. Ego (benlik), id’in ilkel isteklerini gerçeklerle örtüştürmeye çalışır. Ego, dış dünyanın gerçekleri ile iç dünyanın gerçekleri arasında denge sağlayan bir araç gibidir. 
Bu sayede insanlar dış dünyadaki koşulların farkına vararak açlıklarını nasıl giderebileceklerini öğrenirler. Benliğin son aşamasını ise egonun güçlenmiş hali olan süper ego (üst benlik) oluşturmaktadır. 
Bu kısım vicdan ve suçluluk duygusu dediğimiz kültür ve ahlakın temsilcisidir. İstenmeyen dürtüleri bloke eden, bireye ailesi ve toplum tarafından “yap” ya da “yapma”larla öğretilen bilinçli bir güçtür. 
Mesela çocukken ayıp, günah, yasak, saygı gibi kavramlara sahip değilizdir. Tamamen ilkel dürtülerimizle hareket ederiz. Ancak biraz büyüdüğümüzde ailemiz sosyal bakımdan uygunsuz davranışlar gösterdiğimizde bizi uyarır ve hatta cezalandırır. Böylece hepimiz yanlış bir davranışta bulunduğumuzda ailemiz tarafından cezalandırılacağımızı düşünerek uygunsuz davranmaktan çekiniriz. Bir süre sonra da anne ve babamız çevremizde olmasa da uygunsuz davranışlar yapmayız. 
*******************
Bu arada Ramazan ayı bereketiyle geliyor inşallah. Siz siz olun bu Ramazan ayını da eski Ramazanlara benzetmeyelim. Çünkü virüs halin bitmiş değil ve çok tehlikeli bir şekilde ilerlemeye devam ediyor. 
İnşallah diğer Ramazanlarda aynı iftar sofralarında buluşacağız.
Sevgilerimle......