HÜZNE ESİR OLUYORUZ
Ne kadar çok şey barındırıyoruz içimiz de, damla damla biriktiriyoruz tüm kederlerimizi ve tüm bunlar ışığında umutlarımızı karanlık kuyulara bırakıyoruz, bütün sevinçlerimizi ise hüzünlere esir ediyoruz.
En kötüsü ise hep içimizden konuşup, hesaplaştığımızdan gün geliyor kimselere kendini anlatamayan, kimseyle anlaşamayan bir insan oluveriyoruz. Gerçek den geçimsiz, sevimsiz, hoşgörüsüz, saygısız bireyler biz böyle mi oluveriyoruz? Ve ya da neden açıkça ve dürüstçe içimizden gelen her şeyi karşımızda ki insanlara söyleyemiyoruz? Nedir bizi korkutan?
Acaba diyorum en başta bizler kendine dürüst olamadığımızdan kaynaklı hiçbir sorunumuzla yüzleşmek istemiyor muyuz. Ya da insanların bizde görmek istediği karaktere büründüğümüzden mi samimi olamıyoruz.
Kime bakarsanız aslında temel de bunu görürsünüz. İnsanlar illa ki sevdikleri tarafından sevilmek istediklerinden bir süre sonra, elinde olmadan sahte bir karaktere sığınıyorlar. Bundan herkesin bunalımda oluşu, bundan samimi, sıcak duyguların gerilerde kalışı. Tek nedeni ise hiç kimsenin karşısındakini olduğu gibi kabul etmeyişi.
Kim ne derse desin bende, bu yazıyı okuyanlar da hatta tüm dünyada ki insanlarda illa her olaya ve kişiye önyargıyla yaklaşıyoruz. Acaba neden yaptı, neden dedi diye sorgulamıyoruz. Hemen bir bilmişlikle kesin hüküm veriyor ve içinde neler yaşadığına hiç kimsenin aldırış etmiyoruz. Tam olarak da yakınlarımıza burada yabancı kalıyor ve sevdiklerimizi iç sesleriyle yapayalnız bırakıyoruz.
Sonuç olarak da birbirlerini tanımayan, dürüst ve güvenden uzak ama aynı evin içinde gelecek nesil yetiştiren öylesine yaşayan böylesine aile olan kimselerden oluveriyoruz.
Sevgili okurlarım işte bundan sebep kusurlarımızda, yanlışlarımızda ısrar edip sanki biz insan değiliz gibi hata yapmamalıyız kibrinden uzaklaşıp ders almalıyız. Aldığımız bu derslerle de doğruya yavaş yavaş yaklaşmalıyız.
Hatamızı kabul edip özür dilemek ya da evet yanlış yaptım demek bizi öldürmez tam tersi güzel yaşatır. Böylece yanlışı savunan cahillerden olup böyle bir ölüme kendimizi mahkum etmeyelim. Toprağa aşkla sarılalım, Salih kimselerden olup RABBİM ‘in rızasını kazanalım.
Sadece kendini düşünen bencil bireyler olduğumuz sürece de bu böyle sürüp gidecektir.
Lütfen bu tehlikenin farkına varıp, en ufak bir meseleyi bile içimize atmadan karşımızdaki ne sorup, tartışalım ki bu minnacık problem büyüyüp bir volkana dönüşmesin. Ve unutmayalım ‘kalbimizde olup da hiç kimseye anlatamadığınız, dile getirilmesi imkansız olan her ne varsa, işte ALLAH onu biliyor, üzülmeye gerek yok’. Her daim yarınlara güzel gözlerle bakıp, sevdiğiniz insanların yanında olmanız dileğiyle…
0 Yorum