Telefon
WhatsApp
Hak dava için büyük mücadeleler veriyorlar

Türkiye Yüzyılı buluşmaları kapsamında AK Parti Afyonkarahisar İl Başkanlığının organize ettiği kamuoyunun da yakından tanıdığı gazeteci Zafer Şahin, Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar ve Siyasal İletişimci Ferhat Murat bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşiye AK Parti Afyonkarahisar İl Başkanı Hüseyin Ceylan Uluçay, il yürütme ve yönetim kurulu üyeleri, Merkez İlçe Başkanı Ziya Coşkun Karadeniz, Belediye Başkanı Mehmet Zeybek, İl Genel Meclis Başkanı Burhanettin Çoban, MHP Merkez İlçe Başkanı Fahri Fevzi Kartal ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Açılış konuşmasını AK Parti Afyonkarahisar İl Başkanı Hüseyin Ceylan Uluçay yaptı. Uluçay konuşmasında şunları söyledi; Bizleri onurlandıran, şereflendiren çok kıymetli Zafer Şahin, Mete Yarar ve Ferhat Murat Bey gerçekten bu yoğun programına rağmen Afyonkarahisar'a olan ilgileri, Afyonkarahisar'a vermiş oldukları değerden dolayı kendilerine şükranlarımı sunuyorum. Sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Aramıza hoş geldiniz, şeref verdiniz. Onlara teşkilatlar olarak, yine Afyonkarahisarlılar olarak, AK Partililer olarak, cumhur ittifakı olarak vefa borcumuz olduğunu, onların haklarının olduğunu özellikle biliyorum. Kendilerine özellikle haklarını helal etmelerini ve bu dava yolunda inşallah bizlere her zaman yardımcı olmalarını ve kutlu davayı, İslam ümmeti davası ve Türkiye Yüzyılı sürecinde ve devamında da kendilerine her zaman destek beklediğimizi, sizlerin huzurunda tekrar kendilerine ifade etmek istiyorum. Aramızda olduklarından dolayı kendilerine ve sizlere ayrı ayrı teşekkür ediyorum. On dört Mayıs zaferimiz de şimdiden hayırlı olsun diyorum.

“Aldıkları talimatlarla Erdoğan’a saldırıyorlar”

Uluçay’ın ardından sosyal medya fenomeni olan, Kanal Türkiye YouTube kanalı sahibi Mert Armağan da bir konuşma yaptı. Armağan “Genelde biz muhalif şehirlere gidiyoruz. Muhalif şehirlerde, muhalif ilçelerde çalışıyoruz. Çünkü AK Partililer zaten tamam. Recep Tayyip Erdoğan'a oyu var ama o muhalif gençlerimizi daha iyi anlayıp Cumhurbaşkanımızı onlara anlatabilmek için orada oluyordum. İlk defa Afyon gibi bir şehre geldim ve dedim ki Cumhur İttifakı burada, Recep Tayyip Erdoğan yüzde 90’a yakın oy alır. Kanal Türkiye YouTube kanalımızı izlediğiniz için, sokak röportajlarımızı izlediğiniz için çok teşekkür ederim ve sokak röportajları çok önemli. Özellikle bu seçim döneminde. Çünkü belli bir kitle tamamen organize bir şekilde Recep Tayyip Erdoğan'a talimatla saldırıyorlar. Ve bundan sokakta kurguladıkları elemanlarla yapıyorlar bunları. Biz Kanal Türkiye olarak sokakta YouTube mecrasında canlı yayında röportaj yapan ilk ve tek kanalız. Bunun nedeni bizde algı yok. Biz algıları bozarız diyoruz” dedi.

“Batı basını Erdoğan’ı suçluyor”

Mert Armağan’ın ardından Siyasal İletişimci Ferhat Murat konuştu. Murat konuşmasında “Türkiye yüz yılına gelene kadar neleri kaybetmiş olabiliriz? Neleri kaybettik? Ama bundan sonraki süreci nasıl şekillendireceğimizi konuşacağız. Çok kıymetli isimlerle beraber sevgili Mete Yarar ve sevgili Zafer Şahin'le beraber çalışıyoruz. Türkiye'nin farklı yerlerinde bunu anlatıyoruz.
Gençlerle konuşuyoruz orta yaşlılarla konuşuyoruz. Her yaş grubundan insanla Türkiye yüzyılını konuşuyoruz. Hemen çok fazla sözü uzatmadan girelim. Bugün aslında şöyle de sıcak bir konu var. Biliyorsunuz uluslararası dergilerin kapakları. Bu Economist’le başladı. Der Spiegel ile devam etti. Sonrasında yine bir çok batılı dergileri Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan bazı kapaklar yayınladılar. Bir Alman dergisi ve diktatörya ile suçlanan bir lider var. Ve illüstrasyonla gerçekleştirilmiş bir görsel. İllüstrasyon ne? Çizimle. Yüz hatlarına dikkat ettiyseniz otoriter, sert bir lider imajı çizilmeye çalışılıyor.
Osmanlı'yı kasteden taht ortaya konmuş. Bakın Der Spiegel yazısının üzerinde bir hilal var görebildiniz mi? Uzaktan belki gözükmüyor olabilir. Ben anlatayım; Hilalin bir kanadı kırılmış durumda. Hilal neyi temsil ediyor. Bildiğiniz gibi İslam'ı temsil ediyor. Fransız dergisi; Burada da Tayyip Erdoğan'ı yayılmacılıkla suçluyorlar. Fransız dergisi bunu yapıyor. Bunu da konuşacağız. Diyor ki Erdoğan'ın kazanması bir kaos oluşturacak. Tabii bunu Türkiye için söylemiyorlar. Avrupa için nasıl bir kaos olacak? Aslında onu anlatıyorlar. Evet Türkiye'yi kastediyorlar belki ama Avrupa'da nasıl bir kaos oluşturacak? Aslında onu da biz birazcık hem Zafer Şahin'i hem Mete Yarar'la konuşacağız” dedi.
“Osmanlıdan korkuyorlar”

“Zaten işin başında aslında ilk süreci başlatan bir Economist’ti” diyen Murat şöyle devam etti; Economist İngiltere'nin bir yayın organı. Diyor ki 2023’ün en önemli seçimi Türkiye'deki seçimler. Demokrasi diyor, demokrasiyi koru. Oy ver diyor ama Erdoğan gitmeli diyor. Demokrasiyi bir adayın gitmesi üzerine kurgulamış, demokrasinin ruhuna ters bir şekilde yorumluyor. Ve makalede de çok enteresan şeyler yazıyor. TCG Anadolu'dan bahsediyor. ‘İstanbul'da Osmanlı sultanlarının evi, Topkapı Sarayı'nın altında bir başka otoriter liderin eseri sergileniyor’ diyor. Osmanlı'nın ayak seslerinden de bir korkunun olduğunu, bu ilk giriş cümlesinde görüyoruz” .

“20. Yüzyılı enerjisiz kapattık ama 21. Yüzyılın enerjisi doğalgaz”

Gazeteci Zafer Şahin de konuşmasında şunları söyledi; Şimdi bazı anketler yayınlanıyor ya hani. Hani o anketleri yapanlar bu salonu görseler eminim biz ne yapıyoruz diye bir düşünürler. Şimdi arkadaşlar burada Ferhat arkadaşımızın gösterdiği bu kapaklar, bu dergi, bu gazete, haberleri aslında bir şeyin habercisi. Yani biz şunu kendimize bir oturup bir düşünelim. Bu adamlar neden Erdoğan'ın kaybetmesini istiyorlar? Birilerinin düşündüğü gibi ya da Türkiye'ye anlatmaya çalıştığı gibi biz Türklerin iyiliğini istedikleri için mi? Ya böyle bir şey olabilir mi? Ya şimdi bakıyorsun İngiliz'i, Fransızı, İtalya'nı, Amerikalısı hepsi diyor ki Erdoğan gitsin. E şimdi Avrupa Birliği Erdoğan’ı istemiyor. NATO istemiyor. FETÖ'sü PKK'sı istemiyor. Ya acaba bu adam ne yapıyor ki bunlar gün aşırı bu tip haberler yapıyorlar. Benim çok düz mantık, öyle çok fazla derinlemesine düşünmeye gerek yok. Demek ki bu adam tarihin bu döneminde kendi ülkesinin ve kendi milletinin çıkarlarını önceliyor. Yani odağa onu koyuyor. Yoksa bunlar niye günaşırı Erdoğan gitsin diye yazı yazsınlar. Ya da Kandil'deki terör elebaşları büyük bir hırsla, büyük bir intikam duygusuyla 14 Mayıs'tan sonra neden Türkiye'de her şeyin değişeceğini söyleme ihtiyacı duyuyorlar. Ya bütün bunlar hepimize bir işaret. Bununla ilgili arkadaşlar çok şey söylenebilir. Ama asıl sebep ne? Asıl sebep bizim işte panelimizin de adı olan
Türkiye Yüzyılı. Şimdi bu böyle aslında bir soyut bir kavram gibi duruyor. Niye Türkiye yüzyılı? Bakın çok kısa bir şey söyleyeceğim. Geçen yüzyılın olayı şuydu. Arkadaşlar geçen yüzyılda bizden enerjimizi çalmışlardı. Ne, ne anlatmaya çalışıyoruz? Musul ve Kerkük, Misak-ı Milli'de biliyorsunuz bizim Misak-ı Milli sınırları içerisinde gösterdiğimiz iki tane il, yer, Musul, Kerkük. Ne vardı orada? 20. yüzyılın ana enerji kaynağı olan petrol vardı. Adamlar ne yaptılar? Biz tam oraya hakkımızı almak için hamle yapacağımız da Şeyh Sait isyanını çıkarttılar. Türkiye ne zaman kafayı kaldırsa ya darbelerle ya başka bir takım siyasi atraksiyonlarla önümüzü kestiler. Peki bunun bize maliyeti ne oldu biliyor musunuz arkadaşlar? Enerjisi olmayan bir ülke olarak 20. yüzyılı kapattık. Kişi başına düşen milli gelirimiz 2 bin 500 yüz dolar seviyesinde kaldı. Niye? Enerjimiz yoktu. Enerji yoksa hiçbir şey yok. Bu yüzyılın enerji kaynağı ne? Doğal gaz.

“Türkiye’nin adayı ile NATO’nun adayı yarışıyor”

Şahin sözlerini şu ifadelerle noktaladı; Türkiye'yi tıpkı 20. yüzyılda olduğu gibi ayağından prangalarla bağlamak istiyorlar. Ortadoğu'da jandarmaları pozisyonda tutmak istiyorlar. Bütün mesele bu. Yani bugün bu bir seçim ortamına gidiyoruz. Sanmayın ki bu seçim işte adaylar var. Hayır kardeşim bakın bu seçimin olayı mottosu şu. Türkiye'nin adayıyla NATO'nun, AB'nin işte diğer saydığımız unsurların adayı ve adayları yarışıyor aslında. Bu çok net. Yani bu bir hamaset değil. Kimin kimlerle olduğuna baktığımızda zaten bu tabloyu görüyoruz. Ben şunu çok uzatmadan sözümü bırakacağım. Sonra inşallah böyle soru cevap şeklinde daha hızlı bir şekilde devam edeceğiz. Bu konuyu özetleyen belki de İmamı Şafi'ye fitne zamanı sormuşlar. Doğruyu yanlıştan nasıl ayırırız? Hak ehlini nasıl buluruz diye. Düşman oklarını takip edin. O sizi hak ehline götürür diyor. Bakın Fransa dergisinin kapağında Sayın Erdoğan var. Onu istemiyoruz diye, İngiltere'nin dergisinde keza öyle. PKK'nın hedefinde Sayın Erdoğan var. FETÖ'nün hedefinde Sayın Erdoğan var. Aslında doğruyu bulmak çok da zor değil.

“Biz mandayı Kurtuluş savaşında reddettik”

Mete Yarar da konuşmasında “Ben Samsunluyum. Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nı başlattığı yerden bitirdiği yere geldim. Sonuçta son damgayı burada bulduk. Bu ülke mandayı, manda olmayı yani birisinin himayesinde olmayı Kurtuluş Savaşı'nda reddetti.
Erzurum Kongresi en sonunda Sivas Kongresi'nde net olarak dedi ki ‘kardeşim biz hiç kimsenin himayesine girmeyeceğiz.’ Bakın şunların her biri hala Türkiye'yi manda olarak görmeye çalışan adamların ifadeleri. Arkadaşlar biz mandayı Kurtuluş Savaşı'na iz reddettik. Bunun için kan döktük.
Biz bu ülkeyi fırtınalarda kurduk. İki rüzgarla devirmeyiz. İki rüzgarla da teslim etmeyiz. Yani hiç öyle gelmesinler. Hiç de öyle konuşmasınlar. Hakla batılın kavgası kardeşim. Bu kadar net. Hiç uzatmaya gerek yok. Arkasından laf söylemeye gerek yok
Niye? Oradalar çünkü. Ya üstatlar bakın ben şöyle söyleyeyim. Devlet tam tamına 2016 dan beri
bir taraftan terörü temizliyor. Bir taraftan savunma sanayine yükleniyor. Bir taraftan enerjiye. Sebebi ne? Çünkü üstümüzdeki yükü atmaya başladık. Üstümüzdeki hainlerden kurtulmaya başladık.
Bu hainlerin aslında ne kadar pranga olduğunu anladınız mı şimdi? 2016’dan sonraki değişimi görüyor musunuz? Bu ülke 40 yıl önce bu petrolü bulmuş olsaydı biz neyi konuşuyorduk? Ben size söyleyeyim. Kırk bin dolarlık geliri konuşuyorduk.
Yarar sözlerini “Peki ben şuna mı kızacağım? Adamın birisi çıkmış, bunları yapmak için kar sarf ediyor. Birileri de bunu yapana kızıyor. Memlekette böyle bir durum var, biliyor musunuz? SİHA yapıyorsunuz, küfür yiyorsunuz. Doğal gaz buluyorsunuz, küfür yiyorsunuz. Terörü bitiriyorsunuz, küfür yiyorsunuz. Hakkınızı koruyorsunuz, küfür yiyorsunuz. Adam diyor ki kardeşim ne Gabar’ında petrol bulunması kardeşim diyor ya. Hadi şu Kızılelmayı bir seyredelim de adamları niye ürküttüğümüzü anlayarak başlayalım isterseniz” ifadeleri ile noktaladı. >> Rabia Ekmekçioğlu

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!