Telefon
WhatsApp
Dünden bugüne Afyonkarahisarda Kadınanalar kitabı yayımlandı

Araştırmacı yazar Muharrem Günay ve eşi Meral Günay tarafından ilimizde su, yol ve köprü gibi hizmetleriyle tanınan ve Kadınana adıyla bilinen Alâeddin Keykubat’ın kızları olan ve Moğol zulmünden kaçarak ilimize gelen  MELEK PEYKER, NÂİMA GEVHER VE ASİYE SULTAN adlarındaki III. Alâeddin KEYKUBAT’IN kızları olan ve yüce kitabımızın ifadesiyle  “Hayırlı işlerde önden gitmiş”  bu örnek şahsiyetleri ve yaptıkları hayırlı işleri gelecek nesillere tanıtmak ve günümüzde de önden giden ve hayırlı işlerde birbirleriyle yarışan yeni kadınanalar yetişmesine vesile olmak amacıyla “DÜNDEN BUGÜNE AFYONKARAHİSARDA KADINANALAR” adını taşıyan bir kitap hazırlanmıştır. Kitap Afyonkarahisar Yazarlar ve Şairler Derneği (AFYAŞAD) yayını olarak yayımlanmıştır.

Kitabımızda, kadınanalarımızın yanı sıra, onların izinden giderek ilimizde okul, yurt, cami vb. eğitim kurumları ve ibadethaneler gibi eserler bırakmış, çeşitli hayır kurumlarında faaliyet göstermiş ve aramızdan ayrılmış,  ebedî âleme göç etmiş kadınanalarımıza ve hâlen çeşitli hayır kurumlarında, derneklerde çalışmaları ile hizmete devam eden, eğitim kurumları, yurtlar yaptıran, yoksulların ve engelli insanlarımızın ihtiyaçlarını karşılayan, öğrencilere eğitim bursları veren, çeşitli projelere imza atan “Günümüzün Kadınanalarına”, kadın kültür evlerine, kadın kooperatiflerinin çalışmalarına ve ürettikleri ürünlere de yer verilmiştir.

 2020 Yılı içerisinde Afyonkarahisar Yazarlar ve Şairler Derneği üyeleri Mürşide Oklu Ayhan, Uğur Ukut tarafından birer adet roman, Raziye Demiralay Celep tarafından ise öykü kitabı hazırlanıp yayımlanmıştı.

            KİTAP HAKKINDA

            “Afyonkarahisar’da “Kadın ve Kadınana” kavramları bir cinsiyeti ifade etmekten öte bir karekteri ifade eder. Afyonkarahisar’da, ahlakı, bilgisi, görgüsü, çalışkanlığı ve hayırlı işlerdeki çalışmalarıyla öne çıkan ve topluma örnek teşkil eden hanımlara “Kadın ve Kadınana” denir.”

            Ege Bölgesi'nin İç Batı Anadolu bölümünde yer alan Afyonkarahisar, coğrafi konum itibariyle Marmara ve İç Anadolu bölgelerini Ege ve Akdeniz bölgelerine bağlayan bir geçit olması nedeniyle tarih boyunca doğu ile batı, kuzey ile güney arasında bir köprü vazifesi görmüştür.. M.Ö. Üçbinden başlayarak bilinen beşbin yıllık bir tarihe sahip olan ve sırasıyla Hititler, Frigler, Lidyalılar, Persler, Hellenler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılarn hüküm sürdükleri Afyonkarahisar ili, ülkemizin üç coğrafi bölgesinde yer alması ve geçit olma özelliği nedeniyle “Anadolu'nun Kilidi” haline gelmiş. Anadolu'nun üstünlüğünü ele geçirmek ya da korumak için yapılan büyük savaşlardan olan İpsos (M.Ö.301),Amorium’un fethi (838) Miryakefalon (1176),Anadolu Selçukluları (1075-1308) ile Bizanslılar arasında geçen Bolybotum (Bolvadin) Savaşı (1116) ve Büyük Taarruz (26 Ağustos 1922), ve Nutukta Afyon Savaşları olarak geçen Başkomutanlık Meydan muharebesi (30 Ağustos 1922) savaşları Afyonkarahisar topraklarında cereyan etmiştir.

             Geçiş ve kavşak bölgesi olması nedeniyle Hititler Arzava seferine giderken Afyon'dan geçmişler; Frigler sonunda gelip Afyon'a yerleşmişlerdir. Persler Apameia'yı (Dinar) merkez edinmiş. Roma ticaret yolları Afyon'da düğümlenmiştir. Bizanslılar Amorium'u (Emirdağ) askeri üs yapmış, Araplar ve Türkler Anadolu'nun kilidinin Afyonkarahisar’ın alınmasıyla açılacağını düşünerek Afyon'a saldırmış, Haçlı Seferleri buradan geçirilmek istenmiştir. Selçuklular Afyonkarahisar’ı üs olarak kullanmış, Osmanlılar, Anadolu birliğini sağlamak için Karamanoğulları üzerine buradan sefer düzenlemiş, Anadolu'da egemen olmak isteyen Yunanlılar da yine stratejik öncelik verdikleri Afyonkarahisar’da üstlenmişlerdir. Afyonkarahisar, son olarak Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Türkiye Büyük Millet Meclisi Ordularının en büyük zaferine ev sahipliği yapmıştır. Erenler evliyalar, şehitler yatağı, yiğitler, kahramanlar otağı olan bu mübarek topraklar, aynı zamanda Cumhuriyetin kazanıldığı topraklar olmak şerefine sahip olmuştur.

            Tarihin her döneminde büyük devlet ve ilim adamları yetiştiren Afyonkarahisar, Milli Mücadele’de sadece erkeğiyle değil kadınıyla da Kuvayı Milliye’nin yanında yer almış, erkeklerle birlikte kadınlarımızda düzenlenen mitinglere katılmış, Afyonkarahisarlı kadınlar hem cephede hem de cephe gerisinde üzerine düşen görevleri fazlasıyla yerine getirmişlerdir.

            Afyonkarahisar’da “Kadın ve Kadınana” kavramları bir cinsiyeti ifade etmekten öte bir karekteri ifade eder. Afyonkarahisar’da, ahlakı, bilgisi, görgüsü, çalışkanlığı ve hayırlı işlerdeki çalışmalarıyla öne çıkan ve topluma örnek teşkil eden hanımlara “Kadın ve Kadınana” denir.

            Yüce kitabımız Kur’an-ı kerim’de de “ hayırlı işlerde önden gidenler ve topluma örnek olanlar övülmüş ve Vakıa suresi 10. Ayette “ Hayırlı işlerde (topluma örnek olup) önden gidenler, ahrette de mükafatta önden gidecek (ve cennete ilk önce onlar girecektir) “ buyrulmuştur. Aslında büyük, buluşlar, büyük medeniyetler ve devletler hep önden gidenler sayesinde gerçekleşmiştir.

            İşte Vakıa suresi 10. Ayetin sırrına mazhar olup, Afyonkarahisar’da hayırlı işlerde önden giden ve topluma örnek olan Kadınların başını, “Kadınana ve Kadınanalar” olarak bilinen üç hanım çekmektedir.

            Anadolu Selçuklu Sultanlarından III. Alâeddin Keykubat’ın Moğol Prensesi ile evliliğinden olma Melek Peyker, Naime Gevher ve Asiye Sultanlar, Afyonkarahisar’da “Kadınana” veya “Kadınanalar” adıyla bilinmektedir.  Babalarının ölümünden sonra 1318 yılında Selçuklu başkenti Konya’dan Moğol zulmü yüzünden kaçan ve Afyonkarahisar’a yerleşen bu hanımlar Afyonkarahisar’da  çok hayırlı ve yararlı hizmetlere imza atmakla kalmamışlar, Selçuklu sarayında edinmiş oldukları, yüksek bilgi ve kültürü Afyonkarahisarlı genç kızlarımıza ve hanımlarımıza aktarmak suretiylede Türk tarihinin örnek kadın şahsiyetleri arasında yer almışlardır.

            Ne yazık ki Kadınanalar hakkında arşiv kayıtlarındaki bilgiler son derece sınırlı olup, haklarında yazılan kitaplar, yazılar arasında da bazı tutarsızlıklar vardır. Ayrıca yazılan kitaplarda Kadınanalardan daha çok Afyonkarahisar’daki sulara, suyollarına, mezar, köprü ve çeşme mimarisi gibi bilgilere ve halk arasında Kadınana Suyu olarak bilinen suyun daha sonraki yıllardaki geçirdiği evrelere, şirkete dönüşmesine ve şehre dağıtımına yer verilmiştir. Elbette yazılanlarda Kadınanalarımız ile özdeşleşen Kadına suyundan ve onun serencamından söz etmek de yerindedir. Ama bizim asıl konumuz, sadece Kadına suyu ve ya Kadınanaların yapmış olduğu yol, köprü, mezarlık gibi hizmetleri anlatmak değildir. Çünkü Kadınanalarımız ilimizde sadece bu hizmetleri yapmakta kalmayıp, Selçuklu sarayında edinmiş oldukları yüksek bilgi, görgü ve Selçuklu kültür ve medeniyetini Afyonkarahisar’a taşıyıp sadece yaşadıklara zaman için değil gelecek yüzyıllar açısından da Türk kadınlarına ve Türk kızlarına örnek olmuşlardır.

            Türk toplumunda, aile ve devlet hayatında kadının yerini ve önemini en iyi kavrayan devlet adamlarından birisi olan ve bu güne kadar ilimize gelen valiler arasında en çalışkan vali olarak yer alan  Gökmen ÇİÇEK ve eşi Sümeyra ÇİÇEK öncülüğünde Afyonkarahisar’ımızda yeni kadınanaların  çıkması için olağan üstü bir çaba ve çalışma sergilenmiş olup şu anda ilimiz genelinde26 Kadın Kültür Evi, 17 Kadın Kooperatifi, 2 Dernek, 6 Kadın Kültür Market, 1 E-Ticaret Sitesi (www.albikere.com) kurulmuştur. Kadınlarımıza bu kültür evlerinde çeşitli seminerler verilmekte, kooperatiflerde ise çeşitli mal ve hizmet üretilmektedir. Aynı zamanda üretilen ürünler E-Ticaret Sitesi (www.albikere.com) ile satışa sunulmaktadır.  Sayın Çiçek ailesinin yapmış olduğu bu çalışmalar takdire şayan olup, sadece Afyonkarahisar için değil Türkiye için örnek teşkil etmektedir.

            Gökmen ÇİÇEK’in yapmış olduğu bu çalışmalar ilimize atanan ilk kadın vali olan ve aynı zamanda Afyonkarahisar’ın gelini olan Kadınana Valimiz Doç. Dr. Kübra GÜRAN YİĞİTBAŞI tarafından da devam ettirilmektedir.

            Yapılan bu çalışmaları çok iyi analiz eden ve anlayan yazarlar olarak bizim de amacımız 1318 yılında ilimizde gelerek en büyüğü 18 yaşında olan Melek Peyker, Nâima Gevher ve Asiye Sultan adlarındaki III. Alâeddin Keykubat’ın kızları olan ve yüce kitabımızın ifadesiyle “Hayırlı işlerde önden gitmiş” bu örnek şahsiyetleri ve yaptıkları hayırlı işleri gelecek nesillere tanıtmak ve günümüzde de önden giden ve hayırlı işlerde birbirleriyle yarışan yeni kadınanalar yetişmesine vesile olmaktır. Bu kitap bu amaca hizmet etmek için hazırlanmıştır. Kitabımız ayrıca ilimizin tanıtımına da hizmet edecektir.

            İl merkezinde ve ilçelerimizde de inanıyoruz ki çok sayıda “Kadınana” adını hak eden hanımefendi vardır. Biz bu kitapta yer vermiş olduğumuz hanımları bir dizi istişareler sonucunda tespit ettik. Unuttuklarımız varsa özür dileriz. Ayrıca araştırmamıza il merkezine ağırlık verdik. İlçelerimizle ilgili olarak ayrı bir çalışma yapılmasına da hiç şüphesiz ihtiyaç vardır.

            Çalışmamızda Anadolu Selçuklu Devleti, Afyonkarahisar’ın Türkleşmesi, Türk ve İslam coğrafyasında “Gövde üstünde baş, taş üstünde taş bırakmayan” Moğollar ve İslam dininin kadına verdiği önem ve Türk Tarihinde kadının yeri ve önemine de yer verilmiştir.

            Kitabımızda, kadınanalarımızın yanı sıra, onların izinden giderek ilimizde okul, yurt, cami vb. eğitim kurumları ve ibadethaneler gibi eserler bırakmış, çeşitli hayır kurumlarında faaliyet göstermiş ve aramızdan ayrılmış,  ebedî âleme göç etmiş kadınanalarımıza ve hâlen çeşitli hayır kurumlarında, derneklerde çalışmaları ile hizmete devam eden, eğitim kurumları, yurtlar yaptıran, yoksulların ve engelli insanlarımızın ihtiyaçlarını karşılayan, öğrencilere eğitim bursları veren günümüzün kadınanalarına, kadın kültür evlerine, kadın kooperatiflerinin çalışmalarına ve ürettikleri ürünlere de yer verilmiştir.

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!